bilgi kutusuna hoş geldiniz - cengizhan

Ana Sayfa
İletişim
atatürkün gençliğe hitabesi
istiklal marşı
ATATÜRK'E YAHUDİ ASILLI FİZİK PROFÖSÖRÜ ALBERT EİNSTEİN'İN MEKTUBU
atatürkün hayatı
onlar başardı
kurtuluş savaşı
cengizhan
metehan
timurlenk
marco polo
BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ
Ziyaretçi defteri
Anketler
Forum
Forum 62
Link listesi
ANDIMIZ
ÖĞRETMEN MARŞI
ÖĞRETMEN ANDI
KURTULUŞ SAVAŞI DESTANI
AKREP GİBİSİN KARDEŞİM
YIKIN HEYKELERİMİ
NAZIM HİKMET VATANİ ŞİİRİ
ERGENEKON DESTANI
LOZAN ANTLAŞMASI
lütfen bakın
BU BAYRAK DALGALANACAK
1.BEYAZID(YILDIRIM BEYAZID)
KUBİLAYHAN
DÜNYANIN OLUŞUMU
ALBERT EİNSTEİN
THOMAS ALVA EDİSON
ALEXANDER GRAHAM BELL
ASCANİO SOBERO
TV NİN İCADI
UZAYDAKİ İLKLER
GENÇLİĞİN CEVABI
BÜYÜK GAZİYE
NÖBETÇİ MİLLET
ŞU SONSUZ KOŞU
NUTUK ÖZET
ATATÜRK
Gazete
OYUNLAR
oyunlar2
oyunlar3
CHAT(SOHBET)
JAPON KÜLTÜRÜ
kim 500000 ister oyunu



 
1162 yılında, Asya kıtasının göbeğinde bir çocuk dünyaya geldi. Doğduğu sırada avucunda tuttuğu kan pıhtısı, onun ilerde büyük bir savaşçı olacağının tanrısal işareti olarak yorumlandı.Hayatı bir efsane haline gelecek bu çocuk, Cengiz Han’dan başkası değildi.

Pek çoklarına göre o milyonları katleden acımasız bir barbar ve şeytanın yeryüzüne inmiş hali.Oysa Cengiz Han’ın gerçek kişiliği bundan çok daha gizemli ve ilgi çekici.Gençken kendi kabilesinden kovulan, onun gibi cahil, savaş halindeki  Moğol kabilelerini birleştirerek güçlü bir ulus meydana getirmeyi nasıl başarmıştı.Ve yine aynı Moğol kabilelerini disiplinli ve zalim bir savaş makinesine nasıl dönüştürmüştü.Harp sanatında devrim yaratan taktikleri ve usta işi silahlarıyla bu ordu sonunda Avrupa’yı fethetmeye hazır hale gelecekti.Ve acaba Cengiz Han ölüm döşeğindeyken niçin tanrısal görevini tamamlayamadığından bahsetti.’’Yakında ölümle tanışacak ama alın yazımı asla öğrenemeyeceğim.’’Ölümünün hemen ardından varisleri Cengiz Han’ın destansı hayat hikayesini kaleme aldılar ve bu esere Moğolların Gizli Tarihi adını verdiler.Moğol savaşçısı Cengiz Han 1215 yılında ordusunun başında, Kuzey Çin’in başkenti Pekin’in önlerine kadar geldi.Asya da savaşarak ve yeni topraklar fethederek ilerlemiş ve nihayet bu şehrin kapılarına dayanmıştı.Ama Pekin’in savunma hattını aşmak kolay değildi.Kenti 30 km boyunca çepeçevre saran 12 metre yüksekliğindeki surların ardında dünyanın en ileri ordularından biri onları bekliyordu.Cengiz Han önce şehri kuşatma altına aldı.Sonrada cüretkar bir saldırıya girişti.Ön saflara kalkan olarak sivil esirleri sürecekti.Kentin savunma hatlarını yaracak  yeni silahlar yaptırmıştı.Sonunda Çinlilerin, ok  ve bombalarına göğüs geren askerlerine kent surlarına tırmanma emrini verdi.Cengiz Han, zafere ramak kaldığını hissediyordu.Pekin, ölüm kalım mücadelesi veriyordu.Moğol bozkırlarının yoksul göçebesi Cengiz Han buralara olağanüstü bir yolculuğun ardından gelmişti.İlerde Cengiz Han olacak çocuk, savaşçı bir kabile reisinin oğlu Timuçin’di.Timuçin daha dokuz yaşındayken hayatını değiştirecek bir haber aldı.’’Baban düşman kabilelerinden biri tarafından zehirlenmiş’’.Annem, bana babamın hasımlarının artık benimde can düşmanlarım olduğunu söyledi.’’Çocukluk dönemim o gün kapanmış, koca adam olmuştum’’.Büyük oğul Timuçin büyüdü ve geniş bir aileden biraz daha kalabalık sayılabilecek kabilesinin başına geçti.Bozkırlarda küçük kabileler, zayıf ve savunmasızdı.Timuçin hayatta kalmak için diğer kabilelerle bağ kurmak zorunda olduğunu biliyordu.Bunu yapmanın da tek yolu vardı.Adı Börteydi.Evliliği ile bilinmesi gereken sadece iki şey var.Börte çok güzel bir kadındı.Ve ailesinin bize verdiği samur kürk en hızlı atların bin tanesine bedeldi.Büyük Moğol kabileleri arasında hüküm süren kan davaları yüzünden pek çok cinayet işleniyordu.Bozkırlarda tek bir kanun vardı; bir erkek istediği şeyi gider, alırdı.Ve Timuçin’de artık başka bir erkeğin istediği bir şey vardı.Timuçin’in hayatı babasının düşmanı olan Merkit kabilesi yüzünden tehlikedeydi.Özelliklede yeni karısı tamamen savunmasızdı.Günün birinde Cengiz Han olacak Timuçin’in buna nasıl tepki verdiği gizli tarihli bir  yazı.’’Karımı almışlardı, yapmam gerekeni biliyordum’’.Timuçin’in yapması gereken kaçmaktı.’’Kazanamayacağını bildiği bir savaşa sadece aptallar girer’’.Kabilelerin birbirinden kadın aşırması bozkırda sık görülen bir olaydı.Börte boyun eğmekten başka seçeneği olmadığını biliyordu.’’Güvenebileceğim tek dostum vardı,Camuha.’’ ‘’Çocukken onunla dostluk ve kardeşlik andı içmiştik.Bu tüm yeminlerin en büyüğüydü.Onunla kan kardeşi olmuştuk.Bu hayatlarımızı birleştiren ve bizi yekvücut haline getiren bağdı.Yanımda olmaya yemin eden kan kardeşim Camuha, yeryüzü ve gökyüzü kudretimi arttırdı. ‘’

Timuçin Kuzey Moğolistan dağlarındaki Merkitlere karısını aramaya gitti.’’Merkitlere yaptıklarının bedelini ödettik. Ailelerini yok ettik, çocuklarını aldık’’.İlerde Cengiz Han olacak Timuçin, daha yirmi yaşına gelmeden en büyük Moğol kabilerinden birini ortadan kaldırmıştı.O günlerde Timuçin ve Camuha kabileye birlikte önderlik ediyorlardı.Ama daha Merkit zaferini kutlarlarken bile aralarında gizli bir gerilim vardı.Bu gerilimin kökeni cevapsız kalan temel bir soruya dayanıyordu.’’Bir adamın değeri nasıl ölçülürdü’’.Timuçin’de,Camuha da kabile reislerinin yani, Moğol soylularının oğullarıydılar.Ama ikisinden sadece Timuçin çocuk yaşta gerçek düşmanlığı tatmış ve bundan ders almıştır.’’Benim için artık önemli olan, bir adamın kalbinde sakladığı güçtü.Bir savaşçı seçkin bir ailenin oğlu olmasına güvenerek savaş kazanamazdı.Timuçin sadece beceri ve sadakati ödüllendiriyordu.En parlak savaşçılarından biride mütevazi bir çobanın oğlu  Sübeleydi.Ama onun bu tutumu Moğol geleneklerine aykırıydı.Kendiside soylu bir ailenin oğlu olan Camuha, yüksek rütbelerin Moğol soylularına ayrılması gerektiği inancındaydı.Ama kan kardeşi şimdi eski örf ve adetleri hiçe sayıyordu.Timuçin ve Camuha arasındaki uçurum Moğol bilgelerinden birinin kehaneti yüzünden kriz noktasına gelene kadar derinleşmeye devam etti.Şaman Vej dağınında cennet katına çıkmıştı.Dediğine göre Göktanrı tüm yeryüzünü bana ve oğullarıma bahşedecekti.Gerek kabile gerekse Camuha için karar anı gelmişti.’’Çok uzun süredir bu topraklardayız. Artık yolumuza devam etmenin zamanı geldi’’.Camuha burası bizim vatanımız burada kalmalıyız.Kan kardeşi yemini edenler tek bir hayatı paylaşır.Ama ben artık Camuhanın sonsuza dek gerçek anlamda kan kardeşim kalıp kalmayacağını sorgulamaya başlamıştım.’’Düşman iki kabile gibiyiz şu halimize bak,bu gidişle birbirimizle savaşa bile girebiliriz.Olanları hala görmüyor musun.’’Eğer savaşa girersek bu benim değil senin kabahatindir,Camuha.Aramızdaki farklılıkların bizi düşmanlığa sürüklemesi doğru değildi.Onun peşinden ayağa kalktım.Ama beni durduran karım,kan kardeşimin günün birinde bana karşı geleceğini söyleyerek beni uyardı.Bu düşmanlığı gören Timuçin’in  gözleri önünde çocukluğunun en karanlık anılarından biri canlanmıştı.’’Kardeşler arasındaki savaşın nerelere varabileceğini iyi biliyordum.’’Biz açlıktan ölürken bile kardeşim Bekter bize ihanet etmiş,tuttuğu balıkları bizimle paylaşmayı reddetmişti.Ölümü aldığı yaralardan oldu.Camuha kabileyi ikiye bölmüştü.Kendisinden bir daha haber alınana kadar da aradan  iki yıl geçecekti.Orta Moğolistan’ın yaylalarında Dalanbalzut adında bir yer vardı.Börtenin kehaneti burada gerçekleşecekti.Camuha, Timuçin’in kabilesini pusuya düşürdü.İlerde Cengiz Han olacak Timuçin’in askerleri onları hazırlıksız yakalayan ve sayıcı onlardan üstün olan bu ordu karşısında büyük bir bozguna uğradı.Feci bir yenilgi almışlardı.Ama başlarına daha da kötüsü gelecekti.Camuha esir aldığı generallere zalimce işkence yaptı.Ve onları kaynar suda haşladı. Timuçin bu gaddarlığı haber aldığında şöyle bir and içti’’Göğün kudreti adına and olsun ki intikamımı alacağım.Bir daha ne yenileceğim, ne de sağdık savaşçılarımın şerefine böyle alçakça leke sürülmesine izin vereceğim.Timuçin o an bir devrim başlatmıştı.Moğolların bozkırda türediğini söylerler .Tıpkı kurtlar gibi bizlerde vahşiliğimiz ve cesaretimizle nam salmıştık.Ama bir çarpışmayı kazanmak için acımasızca dövüşmek gerekiyordu.Savaşçıların teker teker değil,yekvücut halinde çarpışması esastı.Timuçin kaşık adını verdiği kuvvetlerinin seçkin subaylarını yetiştireceği  bir askeri kamp kurdu.Tepeden tırnağa yeniden kuracağı profesyonel savaş makinesinin temellerini atıyordu.Moğolların evrensel savaş aleti ok ve yaydı. Tahtadan ve hayvan kemiğinden yapılan okların menzili 500 metreyi buluyordu. Okçuluk ve binicilik talimi herkes için hatta çocuklar için bile zorunluydu.Savaşçılar daha isabetli atışlar yapmak için gerdikleri kirişi atların ayakları yerden kesildiği an bırakmayı öğreniyorlardı.Timuçin kabile içi rütbelerin eski gelenekler uyarınca dağıtılmasından vazgeçmişti.Bu, verilen mevkii’yi hak etmeye dayanan bir yönetim sistemiydi.Bu modern bir orduydu.Artık hazırdı.Timuçin 1204 yazında kan kardeşiyle karşılaşmak üzere Batıya yürüdü.Bu karşılaşmanın sonucu Moğol halkının  geleceği açısından’da belirleyici olacaktı.Kangay dağlarının eteklerine varan Timuçin, çarpışmanın hemen arifesinde generallerini yanına çağırdı.

‘’Onlara dedim ki; Bir kabile tek bir ok gibi kolayca kırılabilir. Ama kabileler bir araya geldiklerinde güçlü olur ve asla kırılamazlar. ‘’Timuçin askerlerine moral verici nutuklar çekmekle kalmıyor, düşman üzerinde de psikolojik savaş taktikleri uyguluyordu.Savaşa hazırlandığımız sırada Camuha’nın gözcülerinin bizi izleyeceklerini biliyordum.Her adamıma bir değil,beş kamp ateşi birden yakmasını emrettim.Camuha’nın gözcüleri komutanlarına Timuçin’in gökteki yıldızların sayısından fazla kamp ateşi gördüklerini bildireceklerdi.


Bugün 9 ziyaretçi (12 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol